ALLAH BİZİ NEDEN YARATTI
- Mehmet ERDEM
- 20 Nis
- 4 dakikada okunur
SORU:
Allah gibi sonsuz sıfatlara sahip bir varlık daha evrende samanyolu galaksisi bile atom tanesi bile değilken neden beni yaratma gereği veya isteği duyar?
Öncelikle şunu bil ki ne Allah’ın ne İslam’ın ve ne de Müslümanların senin imanına ihtiyacı vardır. Tersine, senin imana ve İslam’ ihtiyacın var. İman insanın en temel ihtiyacıdır. İslam da dünya ve ahiret mutluluğuna götüren yolun, yaşam biçiminin adıdır. Kimsenin seni ikna etmek gibi bir yükümlülüğü de yok. Hidayet Allah’tandır. Sana doğruyu bulmada yardımcı olması için dua etmelisin.
Gerçekten doğruyu arayan ve samimi bir niyetle "Beni yaratan, benimle neden ilgilensin?" diye düşünen biri isen biri isen de şu ayet üzerine düşün ve aşağıdaki açıklamalara bir bak.
"İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder?" (Kıyame 36)
Allah seni başıboş bırakmadı. Seni sevdi, yarattı ve ebediyete çağırıyor.
Allah’ın seni yaratması bir lütuf, bir irade, bir sevgidir. Allah seni yaratmayı gereksinimden değil, hikmet ve sevgiden dolayı dilemiştir. Evrenin küçüklüğü değil, senin biricikliğin önemlidir. Seninle evrenin anlamı tamamlanıyor. Sonsuz kudret ve sevgi, seninle bir tezahür buluyor. Sen Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisinin gereği ve sonucusun.
a. "Gereksinim" Değil, "İrade"
Allah’ın yaratması bir eksiklikten doğmaz. İnsan gibi sınırlı varlıklar bir şeyi ihtiyaç duyduğu için yapar: su içer çünkü susar. Ama mutlak kudret ve kemal sahibi bir varlık, hiçbir şeye muhtaç değildir.
Allah’ın yaratması, bir "gereklilik" değil, bir irade ve hikmet ürünüdür. Yani "neden yaratma gereği duysun?" sorusu zaten Allah’a insan gibi "ihtiyaç duyan" bir karakter atfediyor. Bu, tanrı tanımına aykırıdır.
Allah insanı yaratmayı "gerektiği için" değil, yaratmayı dilediği ve bu yaratmanın ardında hikmet olduğu için yaratmıştır.
b. Sonsuz Kudretin Sonsuz Tecellisi
Sonsuz sıfatlara sahip bir varlık, sınırsız kudreti ve ilmiyle "hiçbir şey yaratmamayı" seçebilirdi. Ama yaratmayı seçmesi, O’nun kudretinin, ilminin, sanatının bir tezahürüdür.
Tıpkı sanatçının, içindeki güzellik ve estetik duygusunu bir tabloya, müziğe ya da şiire dökmesi gibi… Ama Allah, sonsuz olduğu için yarattığı şeyler de sonsuz çeşitlilikte olur. Sen, o sonsuz çeşitlilik içinde biricik bir örneksin.
Senin yaratılman, bir eksiklikten değil; sonsuz kudretin sonsuz yansımalarından biri olarak, özel bir amaç içindir.
c. "Evrenin küçüklüğü" değil, insanın değeri önemlidir
Allah, sonsuz sıfatlara sahip olduğu için, O'nun yaratma iradesini sadece "büyüklük" veya "ölçek" üzerinden değerlendirmek eksik kalır. Evrenin fiziksel büyüklüğü, Allah’ın yaratma amacının tek belirleyicisi değildir. Önemli olan, yaratılan varlığın niteliği ve Allah ile kurduğu ilişkidir.
Deist biri genellikle "Evren çok büyük, insan çok küçük" argümanını merkeze alır. Ancak büyüklük, sadece fiziksel boyutla ölçülmez. Bir DNA zinciri, bir beyin, bir kalp, tüm bir galaksiden daha kompleks ve anlamlı olabilir. Göz, bir yıldızdan daha karmaşıktır. İnsan zihni, tüm evreni algılayabilecek yeteneğe sahiptir.
İnsan, sadece fiziksel bir varlık değil; akıl, irade, şuur ve maneviyat gibi özellikleriyle özel bir amaç taşır. Kur'an'da (Bakara 30) ifade edildiği gibi, insan "halife" (yeryüzünde temsilci) kılınmıştır. Bu, onun basit bir atom yığını olmadığını, ilahi bir sorumluluk ve değerle yaratıldığını gösterir.
Kaderin, bu devasa evrende bir toz zerresi olmak değil, Allah’a yakın olmak ve ebedi mutluluğu kazanmaktır.
d. Evren İnsan İçin, İnsan da Allah’ı Tanımak İçin
Allah’ın insanı yaratmasındaki temel amaç, kendisini tanıyacak ve bilecek bir varlığın var olmasıdır. Bu, bir eksiklikten değil, ilahi rahmet ve sevginin tecellisidir.
Evren, bir sahne gibidir. Gözlemleyen, düşünen, anlamlandıran bir özne olmasaydı evrenin anlamı olur muydu? O hâlde bu sonsuz evren, aslında şahit olacak bir bilinç için var edilmiş olabilir. İşte bu bilinç insandır. Allah seni yarattı çünkü senin varlığında tüm kainatın anlamı gizli. Sen varsın diye evren bir anlam taşıyor.
Bir kitap düşün: çok detaylı, kompleks, derin ve anlamlı. Bu kitabı yazan biri var. Ama o kitap, hiçbir zaman okunmazsa, onun yazılmasının ne anlamı olur? Yazar kitabı yazdı çünkü "okunmasını" istedi. Evren bir kitap gibidir, insan ise onun okuyucusu. Sen, bu kainat kitabının anlamını çözmek için varsın. Allah seni yarattı çünkü seninle evrenin anlamı ortaya çıkıyor. Sen olmasaydın, kainat sessiz bir kitap olurdu.
e. Allah’ın isim ve sıfatlarının gereği ve sonucu
Allah’ın isimlerinden biri de "Vedûd"tur, yani "sınırsız seven". Gerçek sevgi, sevileni var etmekle tecelli eder. Senin varlığın, O’nun seni sevdiğini gösterir. Şefkat, muhatap ister. Kudret, kendini göstermek ister. Sen, bu sevginin bir yansımasısın. Allah bağışlayıcıdır. Bu nitelik bağışlanacak bir varlığı ve onun kusurunu gerektirir.
f. Allah insanı kulluk etmesi için yaratmıştır
"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zâriyât 56) Bu ayet, yaratılışın merkezinde ibadet ve tanıma olduğunu vurgular. Buradaki "ibadet", yalnızca şekilsel bir ritüel değil; bütünsel bir kulluğu ifade etmektedir. Önce tanımak, sevmek, anlamak ve iman ilişki kurmak, ardından da emir ve yasaklarına boyun eğmek demektir.
Allah, kendi güzelliğini, sanatını ve sıfatlarını göstermek için bir "ayna" olarak insanı yaratmıştır. "Ben gizli bir hazineydim, bilinmek istedim; bundan dolayı da âlemi yarattım." ifadesi, yaratılışın sevgiden ve bilinçli ilişkiden kaynaklandığını gösterir.
Nasıl ki karanlık, lambanın ışığını fark ettirir, insanın da sonsuz acizliği ve sonsuz fakirliği, sınırsız kudret ve rahmet sahibini gösterir.
Ayrıca insana verilen çok sınırlı ilim, kudret, görmek, işitmek, sahip olmak gibi nitelikler, Allah’ın sıfatlarının insanın üzerinde yansımasıdır. İnsan “Nasıl ki bu işi ben yaptım, yapmayı biliyorum, görüyorum. Şu koca kâinat sarayının bir ustası var, o usta onu bilir, görür, yapar, idare eder.” demelidir.